4 Ağustos 2014 Pazartesi

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde Makedon Şehirleri

Mariya LEONTİÇ
Gotse Delçev Üniversitesi, Makedonya

1.Giriş
Evliya Çelebi, “Seyahatname” adlı eseriyle insanlık tarihine yön veren kisiler arasına girmiştir. Kırk yıldan fazla Osmanlı İmparatorluğu‟nun en önemli bölgelerini gezip, onları tasvir ederek değerlendirmiş, bu yönüyle de imparatorluğun en önemli seyyahı olmuştur. Bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu‟nda yasanan kültürel hayata dair çok önemli bilgiler vermektedir. Dil, halk bilimi, sanat tarihi, topografya, dinler tarihi, tasavvuf tarihi ve yerel tarih alanlarında araştırma yapan uzmanlar “Seyahatname”yi mutlaka kaynak olarak kullanırlar. Osmanlı toplumunun kültürel değerleri yanında farklı milletlerin kültür birikimine de yer veren Evliya Çelebi ve eseri bu yönleriyle evrensellik kazanmıştır. Evliya Çelebi‟nin Rumeli‟yi de gezip “Seyahatname”sinde Balkanları ve Balkan halkını tasvir etmesi bizim açımızdan da eserin önemini artırmaktadır. “Seyahatname” nin 5. ve 8. cildinde birçok Makedon Şehri için de soyut ve somut kültür varlığı ile ilgili ilginç ve değerli bilgiler vardır. Bu sebeple “Seyahatname” Makedonya için de ayrı bir değer taşımaktadır. Evliya Çelebi‟nin bakışıyla Makedonya‟daki şehirlere ve doğaya baktığımızda ülkemizin tarihini, doğasını ve insanını daha iyi hissederek anlarız ve vatanımıza gereken önemi ve değeri veririz.

...

3.Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sinde Makedon Şehirleri

Evliya Çelebi‟nin “Seyahatname” sinde Rumeli önemli bir yer tutar, dolayısıyla Makedonya‟da bulunan farklı Şehirler ve köyler de tasvir edilir. şehirlere ve büyük köylere daha fazla önem verip uzun ve ayrıntılı anlatır, küçük köyleri ise kısaca tasvir eder. Önemli olan geçtiği her yeri, hatta ikinci kez bile olsa, birkaç cümleyle kaydeder. Bu ise, at üstünde uzun yolculuklardan sonra yorgunluğuna rağmen Evliya Çelebi‟nin titizliğini, büyük iradeyle yazma hevesini ve sorumluluğunu gösterir.

Makedonya‟da ziyaret ettiği Şehirlerin genel durumunu, coğrafi özelliklerini, iklimini, tarihini ve Osmanlı idaresini anlatır. Gezdiği Şehirlerin kalelerini, surlarını, kulelerini, yollarını, evlerini, camilerini, mescidlerini, hamamlarını, çeşmelerini, hanlarını, konaklarını, kiliselerini, manastırlarını büyük ustalıkla tasvir eder. Çoğu kez bu tasvirlerde bazı yapının güzelliğini daha iyi göstermek için karsılastırmayı da kullanır. Gittiği Şehirlerin halkını, ileri gelen kişileri, sanatçıları, onların gündelik yaşamlarını, eğlencelerini, adetlerini, inançlarını, toplumsal davranışlarını canlı olarak betimler. Bulunduğu Şehirlerin havası, suyu, meyvesi, sebzesi, farklı yiyeceklerin özellikleriyle ilgili zengin bilgiler verir. Bu sebeple, Evliya Çelebi‟nin yazılarını okurken 17. yüzyılda Makedonya‟daki Şehirlerin idari, ekonomik ve kültürel durumunu ve gündelik hayatını öğrenmiş oluruz.

Evliya Çelebi, Makedonya‟da gezdiği farklı Sehirleri tasvir ederken genellikle Su sırayla anlatır: yerin tarihi, yerin toponomisi, yerin idaresi, yerin coğrafyası, yerin yapıları, yerin çarsısı, yerin insanları ve onların hayat tarzı. Bazen bir Şehri anlatırken bütün bu unsurları kapsar, fakat bazı kasabaları tasvir ederken sadece birkaç unsura yer verir.

3.1. Evliya Çelebi’nin yazılarında şehirlerin tarihi - Evliya Çelebi, Osmanlı tarihini ve idaresini iyi araştıran ve bilen bir kişidir. “Seyahatname” de ziyaret ettiği büyük Şehirlerin Osmanlı idaresi altına girdikten sonraki tarihine ve yönetimine mühim yer vermistir, fakat bazı yerlerin uzak geçmişinden de söz eder. Skopye‟nin (Üsküp‟ün) Osmanlılar tarafından alınmasını Ģöyle anlatır: “...Yıldı-rım Bâyezîd Hân fethidir. Be-dest-i Gâzî Evrenos Beğ. Ba„dehû Yıldırım Bâyezîd Hân bu cây-ı müferrihin âb [u] havâsından hazz edüp gâh taht-ı sânî Edirne'de ve gâh bu şehr-i Üsküb'de meştâ edüp etrâf-ı diyârlara şebhûnlar edüp feth [u] fütûhâtlar ederdi…” (“Evsâf-ı ravzatü'r-riyâz-ı büldân, ya„nî kal„a-i Üsküb-i merâm-ı cihân”, Cilt 5, s. 295-296)

3.2. Evliya Çelebi’nin yazılarında şehirlerin toponimisi - Evliya Çelebi gittiği yerlerin toponomisi ile de ilgilenir. Eserinde, bazı Sehirlerin tarih bilgileriyle birlikte yer ismi hakkında da bilgiler sunar. “Seyahatname” de Veles‟in (Köprülü‟nün) ismini Ģöyle açıklar: “Lisân-ı Latin'de bu kal„anın (---) (---) ndir ve bânîsi Sırf krallarından Destpot Kral'dır, ammâ fâtihi sene 788 târîhinde Gâzî Hudâvendigâr'dır, be-dest-i Timurtaş Paşa feth edüp bu nehr-i Vardar üzre bir cisr-i kavî inşâ etmeğile bu şehir ol cisir ismiyle müsemmâ olup şehr-i Köpürlü derler…” (“Evsâf-ı nehr-i Vardar püllü, ya„nî hisâr-ı üstüvâr Köpürlü”, Cilt 5, s. 306).

3.3. Evliya Çelebi’nin yazılarında şehirlerin idaresi – Evliya Çelebi Osmanlı İmparatorluğu‟nun idaresini çok iyi bilen bir kisidir. Her büyük Sehrin idaresini ayrıntılara kadar anlatır. Bu da o dönemin idaresi için çok değerli bir kaynaktır. Çelebi, Üsküp‟ün idaresini ve idaredeki görevlileri Söyle anlatır: “…Evvelâ Süleymân Hân tahrîri üzre Rûmeli eyâletinde başka sancakbeği tahtıdır, lâkin niçe kerre iki tuğlu mîr-i mîrânlara sadaka olunup beş yüz asker ile hükûmât edüp me'mûr olduğu sefere gider… Alaybeğisi ve çeribaşısı ve yüzbaşısı vardır ve şeyhülislâmı ve nakîbüleşrâfı vardır…” (“Evsâf-ı ravzatü'r-riyâz-ı büldân, ya„nî kal„a-i Üsküb-i merâm-ı cihân”, 296) Manastır‟ın, Osmanlı döneminde de değerli bir Şehir olduğunu Çelebi‟nin yazılarından anlamaktayız: “…Hâlâ Rûmeli eyâletinde (---) sancağı hâkinde maktû„ü'l-kalem ve mefrûzü'l-kadem Sultân Ahmed Hân'ın duhter-i pâkîze-ahteri Fâtıma Sul-tân'ın hâssıdır kim yigirmi yük akçe iltizâm ile voyvadası yüz âdem ile hükûmet eder… Ve şeyhülislâmı ve nakîbüleşrâfı ve üç yüz akçe pâyesiyle şerîf kadılıkdır… Sipâh kethüdâyeri ve yeniçeri serdârı ve şehir voyvadası ve harâc emîni ve şehir kethüdâsı ve muhtesib ağası ve bâcdârı ve mi„mârbaşısı vardır...” (“Evsâf-ı belde-i ma„mûr u müzeyyen Sehr-i Manastır”, Cilt 5, s. 307)

3.4. Evliya Çelebi’nin yazılarında şehirlerin coğrafyası - Evliya Çelebi‟nin coğrafyaya karsı ilgisi büyüktür. Iyi bir gözlemci olduğundan da gezdiği her yerin coğrafi konumu hakkında ayrıntılı bilgi verir. Örneğin Evliya Çelebi Kratovo‟yu (Kıratova‟yı) Söyle tavsir eder: “...Ammâ şehrin imâristânı beyne'l-cibâleyn bir vâsi„ fezâ içre sekiz yüz aded kârgîr binâ tahtânî ve fevkânî serâpâ la„lgûn musanna„ kiremitler ile mestûr hadîka-i cinânlı ve âb-ı revânlı hâne-i ma„mûrlardır ve a„yânı gümüş ma„deni olmağile ankâ ve mesrûrlardır...” (“Evsâf-ı belde-i (---), ya„nî kasaba-i ma„mûr Kıratova”, Cilt 5, s. 302) Evliya Çelebi Veles‟i (Köprülü‟yü) ise Söyle anlatır: “Sehel mâl ile amâr olsa bir hısn-ı hasîn ve sedd-i metîn kal„a olurdu, zîrâ bir tarafda havâlesi yokdur, ammâ şehri beride nehr-i Vardar'ın iki cânibinde yalçın kayalar üzre kat-ender-kat nehre nâzır kârgîr binâ kiremit ve kayagan örtülü ma„mûr kasabadır kim mezkûr cisir ile beri şehirden karşu kıble tarafındaki bâzârlı tarafına geçilir.” (“Evsâf-ı nehr-i Vardar püllü, ya„nî hisâr-ı üstüvâr Köpürlü”, Cilt 5, s. 306)

3.5. Evliya Çelebi’nin yazılarında şehirlerin yapıları - Osmanlı döneminde kalelerin önemi çok büyüktür. Neredeyse 19. yüzyıla kadar kaleler, bir Sehrin korunması konusunda en önemli yapılardı. Bu sebeple Evliya Çelebi bulunduğu Şehrin kalesini mutlaka tasvir eder. Özellikle Üsküp kalesinin tasviri verdiği bilgilerle ilgi çeker: “...Manzara-i eşkâl-i kal„a-i Üsküb-i mahbûb: ...Hâlâ iki kat bir hisâr-ı üstüvâr-ı hısn-ı hasîn ve sedd-i metîn binâ-yı kadîm ve sûr-ı azîm bir rabât-ı müzeyyen ve bir belde-i medyendir kim refî„ü'l-beyân ve halkı cümle azîmü'ş-şândır. Cümle rûy-ı dîvârı seng-i tırâş ile mebnî ve mücellâ ve musaykal ahcârât-ı hârâlar ile inşâ olunup her taşında olan letâfet ve zerâfetdeki tasarrufları bir diyârda temâşâ etdiğimiz kılâ„ların birinde yokdur. Hattâ üstâd-ı mühendisîn var makdûrun sarf edüp arz-ı ma„rifet sarf etdiğin ayân ü beyân etmekiçün ol bennâ-yı bânî rûy-ı dîvâra ve pâk-i tâb-ı devâreye eyle tasarruflar, eyle zıhlar ve gilviler ve medîneler edüp ol seng-i hârâları gûyâ kalem-tırâş ile alçı oyar gibi münakkaş oyup gûyâ Nakkaş Fahrî gibi kâğızbürlük edüp her tasarrufların sihr-i i„câz edüp atlas-ı felekde eyle bir kârgirlik mermer-bürlüğü bir mi„mâr-ı selef etmemişdir. Meğer Atina şehrinde Eflâtûn İlahî dershânesi kim hâlâ Ebü'l-feth câmi„idir, eyle tasarruflar meğer bu câmi„de ola. Ve'l-hâsıl bu kal„a-i Üsküb şehrin vasatında şekl-i muhammes şeddadî binâ-yı mukavves kal„a-i bâlâdır kim cânib [u] etrâfında dîvârlarının kaddi kâmil elli zirâ„-ı âlîdir ve cümle yetmiş aded ebrâc-ı kavîler ile ârâste ve iki bin aded dendân-ı bedenler ile pîrâste olmuş rabât-ı müzeyyendir ve cânib-i kıbleye mekşûf üç kat demir kapuları var kim her bâb-ı mu„allâların mâbeynlerinde nigehbânlar ile [170a] mâl-â-mâl olduğundan mâ„adâ her bâb arasında rûy-ı dîvârda gûnâ-gûn âlet-i silâhlar ile yemîn ü yesâr dîvârları bezenmişdir...” (“Der-beyân-ı eskâl-i zemîn-i Sehr-i Üsküp-i hûb”, 5. Cilt, s. 296-297)

...

Yazinin tamamı icin tiklayiniz.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

The Reflection Cafe

Site İstatistikleri

Locations of visitors to this page

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı