21 Aralık 2012 Cuma

İnsanı İnsandışılaştıran Modernlik

Damla GÜNDOĞDU
Eskişehir Eti Sosyal Bilimler Lisesi
2010
 “Başka san’at bilmeyiz, karşımızda dururken 
Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz. 
Arkadaş, biz bu yollarda türküler tuttururken 
Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz!” 
(Faruk Nafiz ÇAMLIBEL) 


Modernlik kendini, insan için en yeni ve en iyi olanın anahtarını veren, ulaşılması gereken bir seviye konumunda tanımlar. Modernlik, ‘düşünüyorum o hâlde varım’ diyen insanın,‘düşünmüyorum o hâlde yoğum’ diyen bir insan konumuna evrilişinin de başyazarıdır. “Modernite bir projeye, refleksiyona; modernizasyon ise bu projeyi, refleksiyonu mümkün kılan kurumsal yapısal işleve, evrime işaret eder.” Modernizasyon sürecinde insanın zihni,küreselleşen dünyanın getirdikleriyle birlikte hayatının her alanında, evde, işte, okulda, çarşıda modernizme göre koşullandırılır. Koşullanan insan zihni hareketlerini modernizmin belirlediklerine göre şekillendirir. İnsanda içindeki ‘ben’in ne düşündüğünden, ne yapmak istediğinden çok; modern maskesini takmış olan ‘ben’in ne düşündürdüğü, ne yapmasını söylediği önemlidir. “Ben duyuşum yoksa şu hâlime ‘ben’ diyemem, ‘ben’im olmadığı takdirde, size de ‘siz’ diyemem. Bu masaya ‘masa’ diyemem…” O hâlde modernleşmeyle insan kendini diğerinden ayıran muazzam özünden uzaklaşır ve büyük bir hızla ötekileşir. Modern insanının en büyük sorunu, doğuştan ötekileştiği için benliğini bir türlü bulamamasında yatar.

 A. İpi Boynuna Takmak

İnsan’ın ortak bir tanımının yapılması değişken bir durum arz eder. Biyolojik bakımdan denk ve eşit olarak dünyaya gelen insan daha sonra içinde doğup büyüdüğü kültürün şemasını kazanarak farklılaşmaya başlamaktadır. Yaşam algısı, dünya görüşü, inancı, felsefesi gibi benliğini oluşturan unsurlar havasını soluduğu kültürün izlerini derinden taşımaktadır.

Her medeniyet kendi insan tipolojisini oluşturur. Fizyolojik ve biyolojik anlamda tek, düşünce açısından plüralist bir yapı oluşturan insan, oluşturduğu ve bulunduğu medeniyet içinde tamamen farklılaşma sürecine tabi olmuştur. Bu durumu iki büyük medeniyet açısından incelediğimizde Doğudaki insan figürüyle Batıdaki insan figürü arasında büyük farklar görülmektedir. “Sözünü ettiğimiz farklılık şematik olarak gösterilmek istenirse, bir eksenin iki tarafında yer alıp gittikçe birbirinden uzaklaşan eğriler çizmek gerekmez; Doğu eksenin kendisi olarak alınmalı ve Batı da, daha önce söylemiş olduğumuz gibi, bu eksenden çıkan ve bir dalın gövdeden ayrılışı gibi ondan uzaklaşan bir çizgiyle gösterilmelidir. Bu benzetme o denli doğrudur ki, en azından tarihî denilen zamanlardan beri Batı’nın, bir ölçüde entelektüelliği olmuşsa, bu, Doğu’dan yapılmış olan doğrudan ya da dolaylı alıntılarla olmuştur.” Doğudaki insan modeli daha gelenekselci iken; Batıdaki insan modeli geleneği en aza indirgemiştir. Doğu insanı daha diğerkâmken; Batı insanı bencilleşip egoizmin ve narsisizmin denizinde âdeta boğulmuştur. Batı insan modeli hedonist felsefeye tutsak iken; Doğu insan modeli solidarist bir algıya sahiptir. Doğu insanı gönül ehli konumunda iken; Batı insanı kendini rasyonel bir varlık olarak tanımlar. Batı insanı liberal serbest piyasa ekonomisinin temel ilkesi olan ‘sürekli kâr, en büyük kâr’ elde etme fikrinin esiridir. Bu yüzden Thomas Hobbes’un deyimiyle Batıda ‘İnsan insanın kurdudur.’; Doğuda ise ‘İnsan yücelebilen bir varlıktır.’ Dengesi kurulamayan insan terazisinde Batıdaki materyalist ve pozitivist insan modelinin karşısında Doğuda ruhani, geleneklere ve kutsal değerlere bağlı bir insan modeli vardır. Bu kıyaslamayı farklı medeniyetlerin iki önemli düşünürünün paradigmasından irdelediğimizde şunlar söylenebilir: Mevlana’ya göre, insanın kaynağında, maddenin ve her şeyin temelinde Yaratıcı görülmektedir. İnsanı bilimle açıklayan Darwin’i Mevlana’dan keskin çizgilerle ayıransa Yaratıcı’yı bir kenara bırakmasıdır.

Günümüzde gövdeden ayrılan dal olan Batı, kendini tek söz sahibi olan bir medeniyetkonumuna yerleştirmiş ve gövdeyle arasında ancak onun gemisi olan modernliğe binilerek aşılacak bir mesafe oluşturmuştur. Fakat tüm insanlığın unutmaması gereken bir gerçek vardır ki o da dünya var olduğundan beri dalları ayakta tutan gövdeleridir. 

A.1. Evrilen Batı

Düşünürler Batının bugününü her ne kadar Antik Yunan’a dayandırsalar da Batı bugünkü medeniyetinin inşasını Orta Çağ karanlığından sıyrılarak gerçekleştirmiştir. Batı o dönemde kilisenin mutlak baskısı ve ‘kültürel haçlı seferleri’nin etkisi altında idi. Batının Orta Çağ kültüründen modern kültürüne geçişini Bauman şöyle özetler: “Modernitenin ortaya çıkışı böylesi bir vahşi kültürlerin bahçe kültürlerine dönüşmesi süreciydi. Ya da daha çok, bahçe kültürlerinin kurulmasının geçmişi yeniden değerlendirdiği ve yeni dikilen çitlerin ötesinde uzanan alanlarla bahçıvanın kendi ekili arazi parçası içinde karşılaştığı engellerin ‘yabani otlar’ hâline geldiği bir süreç. 17. yüzyıl bu sürecin ivme kazandığı bir zamanda; 19. yüzyılın başlarında söz konusu süreç Avrupa yarım adasının batı ucunda genel olarak tamamlanmıştı. Oradaki başarısı sayesinde dünyanın geri kalanınca gıpta edilecek ya da onlara dayatılacak bir örüntü haline geldi aynı zamanda.” Batı, antik vahşi kültüründen kurtulup yeni bahçe kültürüne geçmesi sırasında 16. yüzyıl Rönesans- Reform, 17. yüzyıl Bilimsel Devrim, 18. yüzyıl Aydınlanma Hareketi, 1789 Fransız İhtilali ve 1780 Sanayi Devrimi’yle tarihsel bir süreçte modern yapısını tamamlamıştır. Modern kelimesi de bu oluşumlarla birlikte 17. yüzyıldan itibaren antik olandan, üstün ve yeni bir döneme atıfta bulunmak için kullanılmaya başlanmıştır.

Batı, Sanayi Devrimi ile birlikte teknolojik ve maddi açıdan Batı-dışında kalan devletlere büyük bir fark atmıştır. 17. yüzyıldan itibaren Batının dünyanın merkezine yerleştirdiği akıl, tutkuların esiri hâline gelince ‘çıkar’ kelimesi kapitalist geleceğin ilk belirtisi olarak ortaya çıkmıştır. “Modern devletin Batı Avrupa’da doğmasının diğer temel nedeni, aynı bölgede ve tarihsel dönemde gelişen kapitalizmle ilgilidir.” Rönesans ve Reform hareketleri ile Batı, kilisenin skolâstik düşünce sistemini tamamen yıkmıştır.

 …
Çalışmanın tamamı için tıklayınız.


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

The Reflection Cafe

Site İstatistikleri

Locations of visitors to this page

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı