Ramazan Erdağ, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Akademik İncelemeler Dergisi, 8,1: 2013
Özet
Türkiye’nin dış politikası dinamizm ve aktivizmi ile dünya siyasetinde
cazibe, müzakere ve tartışma merkezi olmuştur. Dış politikada kayıtsızlık
ve gelenekçilik yerine çok boyutlu ve etkin yeni bir yaklaşım benimseyen
Türkiye, bölgesel ve küresel politikalarda hayati ve güçlü pozisyonları
kapsama ve uygulama noktasına getirmiştir. Bu yeni dış politikanın
mimarı Ahmet Davutoğlu ülke içinde ve dışında çok ses getiren bir
yaklaşım olarak kabul edilen yeni bir politik vizyon ortaya koymuştur. Bu
çalışmanın konusu Türkiye’nin dış politika davranışındaki yeni vizyonun
kuramsal ve pratik yansımalarını araştırmaktır. Bu bağlamda çalışma,
Stratejik Kültür kavramını ortaya çıkarmakta ve Iain Johnston’un
kuramsal çerçevesini kullanmaktadır. Türkiye’nin yeni stratejik kültürü
ve dış politikadaki yansıması bu çalışmanın temel çözümleme birimleri
ve çalışma alanlarını oluşturmaktadır.
Giriş
Türk dış politikası geleneksel yapısı itibari ile “bekle gör” anlayışı
temelinde şekillenmiştir. Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında bölgesel
ve uluslararası sorunlarla karşı karşıya bulunan Türkiye’nin
genelde kendisinden beklenen rolü üstlenemediği görülmüştür.
Son dönemle birlikte Türk Dış Politikasında önemli bir dönüşüm
yaşanmaktadır. Bu dönüşümün mimarı olarak nitelendirilen Prof.
Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik isimli eseri Yeni Türk
Dış Politikasının ana parametreleri konusunda önemli ipuçları
vermektedir. Davutoğlu Türk Dış Politikasının yeni normlarının
özgürlük ile güvenlik arasında kurulacak yeni bir bağlantı, komşularla
sıfır problem ilişkisi, çok boyutlu-çok kulvarlı dış politika, yeni
bir diplomatik üslup ve ritmik diplomasiye geçiş temelinde olması
gerektiğini ifade etmektedir. Türkiye bu yeni anlayışla birlikte, yakın
gelecekte birikmiş sorunlarına çözüm yolları geliştirerek, uluslararası
kuruluşlarla yakın işbirliği ile birlikte bölgesinde bir güç, uzunca bir
süredir ihmal ettiği bölgelerle geliştirilecek diplomatik ilişkilerle de
küresel bir aktör olma iddiasını taşımaktadır.
Coğrafi olarak dünyadaki muhtemel kriz bölgelerinin yanı
başında bulunan Türkiye’nin bu yeni girişimleri ile birlikte, Irak ve
Gürcistan’da yaşanan krizlerde önemli bir arabulucu rolü üstlenmesi
“başkalarının sorunları ile ilgilenme” ve “tarihi sorumluluğunu”
yerine getirme gibi idealist temelli bir anlayışın bir uzantısı olarak
görülebilir. Bu kapsamda Türkiye’nin içinde yer almayacağı bölge
politikalarının uygulanmasının ne denli zor olduğu da gösterilmeye
çalışılmaktadır. Bu durum hem bölgesel hem de küresel ölçekte
Türkiye’nin kendi öneminin farkına vardığını göstermesi açısından
oldukça manidardır. Peki, bu bağlamda Türkiye’nin yeni dış politikası
nasıl okunmalıdır? Yeni Türk dış politikasını açıklayabilecek en iyi
kuram hangisi olabilir? Çalışma yeni Türk dış politikasının analizini
uluslararası ilişkiler teorisinde 1970’li yıllarla birlikte ortaya çıkmaya
başlayan stratejik kültür kuramı ile ele almaktadır. Bu yönüyle
Türkiye’nin dış politikasının kuramsal çerçevesi stratejik kültür
yaklaşımına göre incelenecektir
...
Makalenin tam metni için, tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder