21 Eylül 2009 Pazartesi

Mevlana Rumi'den (VIII)

1-Ansızın girdi kapımdan o güzel, İçti mey, bekledi bir an o güzel. Seyredip tutmak için saçlarını, oldu tekmilce yüzüm göz, gözüm el. Çekemem el, nicedir sırlardan, Konuşup açmama hiç imkân yok. Seni memnun edecek sır bende; Diyebilsem ama hiç imkân yok.


2-Mest iken bir gün varıp üstadıma, Söyledim; "varlık nedir, yokluk nedir?" "şöyle dur, halkın ezasından uzak," Var ve yok, insan için bir perdedir. Hep O'dur, varlık ve yokluk, haz, keder, Neyse istek, hep O yoktan var eder. Can gözün âh olsa candan görmeğe, Sen o'sun, bil, böyledir kutsal kader!


3-Sevgilim tekmil cihandan gizlidir. Duygudan, her türlü zandan gizlidir. Aşikâr gönlümdedir bir ay gibi, Can ve tendir, ten ve candan gizlidir. Ben miyim ben, sen misin sen, ben mi sen? Ben miyim, sen sensin elbet, sen de ben. Ey hatemli yâr, seninle bir hoşum, Sen mi bensin, ben mi sen, geç şüpheden.


4-Bir canım, gel gör ki var yüz bin tenim, Neyleyip, netsem ki ağzım sır benim. Bunca insan var, "benim" hep "ben" diyen, Yok ki bir er, söylesin tek "ben senim."


5-Aynı ruhtan yücelen bir nice unsur gibiyiz, İki can-içre biriz, sonsuza yansır gibiyiz. Bir güzel anlamı elbet olacak sevgimizin; Bil ki sen bende ve ben sende birer sır gibiyiz.


6-Sırrı bu aklın, bilinmez akl-ile, Tek kulaktır müşteri ancak dile. Sırf keder, gam, gitti kaç gün, kaç gece, Geçti yanlışlarla günler, öylece. Geçse günler, korku yok, herşey masal, Ey temizlik örneği, sen gitme kal! Kandı her şey, tek balık kanmaz sudan, Gün uzar, rızkın eğer bulmazsa can.


7-Anlamaz olgun adamdan bil ki ham, Söz uzar, kesmek gerektir vesselam!


8-Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol .
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol .
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.


9-Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.


10-Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel!
İster kâfir, ister putperest, ister mecusi ol, gel
Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir.
Yüzbin kere tövbeni bozmuş olsan da
Yine gel...


11-Alemin bal şerbetinden bana ne!
İşte önümde benim ayran tasım,
Ne malım mülküm var benim ne de azığım,
Ben gene de senin malın mülkün olsun diye çalışırım
Senin başını sokacak bir yerin olsun diye,
Senin bir dikili ağacınım.


12-Yalnız sayıda çoktur onlar alabildiğine
Hani şu bademler gibi, bademler gibi.
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller,
Ama hepsinde anlam bir.


13-Mümkün mü bu, olsun ruhumuz ilgisiz? Sen bende ve ben sende doğar, gizleniriz. Sen ben deyişim anlatabilmek için, Sen ben aramızda yok ki gerçekte biliriz.


14-Her ne istiyorsan kendinde ara!
Senin canının içinde bir can var, o canı ara!
Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara!
Eğer yürüyen dervişi arıyorsan;
Onu senden dışarıda degil,
Kendi nefsinde ara!


15-Sabır, gamdan kurtulmak için anahtardır.


...


1-İyiler gittiler. Güzel usûl ve adetleri kaldı; | kötü adamlardan da zulümler ve lanetler!


2-Neyi arıyorsan o'sun sen.


3-Altın ne oluyor, Can ne oluyor; İnci, Mercan danedir, bir sevgiliye harcanmadıktan, bir güzele feda edilmekten sonra.


4-Hiddet ve Şehvet insanı şaşı yapar; Ruhu doğruluktan ayırır...


5-Ayran kâsem önümde oldukça, vallahi kimsenin balını düşünmem bile. Azıksızlık, ölümle kulağımı bursa bile, HÜRRİYETİ KULLUĞA SATMAM BEN!


6-Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız kuş gibidir, Vah Ona!


7-Testide ne varsa dışına o taşar.


8-Rüşvet alan, Para pul padişahı değiliz; Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, Yamarız biz.


9-Biz Pergel gibiyiz. Bir ayağımız Şeri'at'de sağlamca durur, öteki ayağımız yetmiş iki milleti dolaşır.


10-Sana Allah bu canı bedava verdi de o yüzden canının kıymetini bilmiyorsun.


11-Hangi hoş vardır ki nahoş olmamıştır? Hangi tavan vardır ki yıkılmamış, yere serilmemiş. İlim gönüle yansırsa, insanlığın iyiliğine kullanılırsa yardım olur; amma tene, maddeye yansırsa, bu bir yük, bir ağırlık, bir felaket olur.


12-Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun. Ey başkalarına ağlayan göz! Gel, bir müddetcik otur da kendine ağla!


13-Cenab-ı Hakk, yüzbinlerce kimya, ilaç yarattı; amma insanoğlu sabır gibi bir kimya görmüş değil.


14-Denizi bir testiye döksen ne kadar sığar? Bir günlük kısmet! Harislerin göz testileri dolmaz; halbuki sedef kanaat etmedikçe içi inci dolu olmaz. Hayvan otla semirir, insan da yücelikle, şerefle gelişir. Güzel ne iyi suret; bil ki kötü huyla beraber olunca bir kalp, akça bile etmez. Aşk o yalımdır ki, parladı mı sevgiliden başka ne varsa hepsini yakar.


15-Bir sofranın çevresine yüz tane adam oturur, yer. Fakat baş olmak isteyen iki adam, dünyaya sığamaz.


Kaynak:
http://dusundurensozler.blogspot.com/2009/08/mevlanadan-secmeler-2.html
http://dusundurensozler.blogspot.com/2009/03/mevlanadan-secmeler-1.html

Resim: flickr.com

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

The Reflection Cafe

Site İstatistikleri

Locations of visitors to this page

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı