12 Kasım 2008 Çarşamba

"10 yıl sonra Ortadoğu'yu tanıyamayacaksınız"

Mehmet ÖĞÜTÇÜ / Forum İstanbul
Dünya Gazetesi
07.11.2008


Londra'da Upper Brook Street üzerindeki tarihi bir binanın üçüncü katında kahvaltı masasının etrafında yarım düzine insan dizilmiş Avrupa Birliği'nin üst düzey bir yetkilisinden Ortadoğu'daki İslamcı hareketlerin geleceğine ilişkin kaygı verici değerlendirmeler dinliyoruz. Chatham House kuralları uyarınca konuştuğu için söz konusu yetkilinin anlattıklarını yansıtabiliyorum ama ismen kendisine atıfta bulunamıyorum.

Kimilerine göre Hamas ve Müslüman Kardeşler'den fazlasıyla etkilenmiş, kimilerine göre felaket tellallığı yapan, kimilerine göre ise "İslamiyet düşmanı" bu yetkilinin aşağıdaki sözlerini bakalım siz nasıl değerlendireceksiniz:


- "İslam, 1920'lerde Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ve hilafetin kaldırılması ile birlikte Batı'nın önünde diz çökmüştü. Şimdi yeniden yükseliyor. Özgüveni yüksek. Batı gerilerken İslam'ın zamanının yeniden geldiği kanaati yaygın birçok Müslüman'ın kafasında.


- "İslam dünyasındaki mevcut mücadele geçmişteki gibi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin gibi sömürgeci güçlere karşı değil, daha ziyade kendi içinde yaşanacak. Özelikle de eski yönetici elit ile daha saldırgan, daha iyi yetişmiş ve etkili genç İslamcılar arasında, gelenekselci Suudi Arabistan, Kuveyt ve Mısır gibi güçlerle daha devrimci, köktendinci ülkeler arasında, Şiiler ile Müslümanlar arasında. Gerginliklerin artmasını beklemeliyiz.


- "Yeni bir çağın eşiğindeyiz. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Değişimin zamanı geldi de geçti bile. Önüne geçemeyiz. Bu değişim Suudi Arabistan'ı ciddi şekilde kaygılandırıyor; zira sadece bölgedeki statüko değil, Suudi Arabistan'daki iç dinamikler de bundan derinden etkilenecek. Kralın kendisi olmasa da kraliyet içindeki bazı unsurlar Sünni Salafist mücahitleri destekliyorlar bölge içinde ve dışında. Suriye, Lübnan ve Ürdün hedefteki ülkeler. Şam'da patlayan bombalar, suikastlar tesadüfî olamaz.


ABD'den yeni Ortadoğu yaklaşımı?


- "Obama ve ekibi Ortadoğu konusunda son derece temkinli. Henüz politikalar netleşmedi; onlarca düşünce kuruluşu ve danışman politika önerilerini hazırlayıp sundular ama bunlar henüz gerekli süzgeçlerden geçip Obama başkanlığının stratejisi haine gelmedi. Birkaç ay daha geçmesi gerekiyor. İlk izlenimler şu üç konunun takip edileceğini gösteriyor:


Türkiye'nin de katkı sağladığı Suriye-İsrail diyaloğunu sürdürmek;


Iran ile bir çeşit diyalog mekanizması kurmak. Lakin, 2003'deki "büyük pazarlık" benzeri bir yaklaşımı bugün görmek zor. İranlılar hâlâ güvenmiyorlar Washington'a. Zamanında Afganistan'da ABD'ye yardım edenlerin ağzı yandı. Bu defa yoğurdu üfleyerek yiyecekler. Tahran'ın, 2009'daki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce ABD'ye hemen olumlu sinyal vermesini beklemek iyimserlik olur.


Filistin meselesi en önemli öncelik olmaya devam edecek. Obama'nın bu konuda detaylı görüşleri olduğunu sanmıyoruz. Hamas ve Hizbullah Amerikan halkı arasında bazı düşünce kayması yaşandığını hissediyor ama bunun ABD politikasına yakın zamanda yansımayacağının da farkındalar."


Aramızda soru-yanıt şeklinde geçen tartışmamızda söz konusu AB yetkilisi şu görüşleri de dile getirdi:


Ortadoğu'da muazzam dönüşüm


- "Ortadoğu'daki muazzam ekonomik ve sosyal değişikliklerin ciddi yansımaları olacağını kabul etmeliyiz. Bu değişimin en iyi nasıl yönetileceği çok önemli. Eski yönetici eliti destekleyerek bu değişimi ne önleyebiliriz ne de geciktirebiliriz.


- "Kahire ya da Dubai'deki ışıltılı alışveriş merkezleri, emlak ve borsadaki yükselişler gözünüzü boyamasın. Bunlar sadece küçük bir zengin azınlığı yansıtıyor bize. Birazcık bu alanların dışına çıktığınızda diz boyu yoksulluk hâlâ karsımızda duruyor. Geniş kitlelerin gelirleri azalıyor, yiyecek, yakıt ve emlak fiyatları tahammül edilmez boyutlarda artıyor.


- "Mısır'da, Müslüman Kardeşler'e göre, nüfusun yüzde 43'u mutlak yoksulluk sınırının altında yasıyor. Bu oran Suriye'de nüfusun yarısı. Lübnan bugün gıda gereksiniminin yüzde 70'ini Avrupa'dan ithal ediyor. Mısır yüzde 40'ını. Müslüman Kardeşler hem zirvede, hem de alt düzeylerde süratle radikalleşiyor.


- "Filistin Devlet Başkanı Abu Mazen'in görev süresi 9 Ocak 2009 tarihinde sona eriyor. Anayasaya aykırı olarak uzatılması konuşuluyor. ABD Dışişleri Bakanı Condı Rıce da uzatma yönünde tercih bildirdi. Hamas, kendileri lehine bazı düzenlemeler yapılmadıkça buna yanaşmayacağının işaretlerini veriyor.


- "Hamas, sanıldığının aksine, El Fetih'e kıyasla daha demokratik bir siyasi hareket. Kararları danışma temelinde alıyor. Tek liderden ziyade kolektif liderlik var. Ortak paydada bir karar alındıktan sonra da herkes ona uyuyor. Hamas, Suudi Arabistan'ın kendisini Arap Birliği'ni de kullanarak köşeye sıkıştırmaya çalıştığını düşünüyor.



Türkiye'nin Ortadoğu'ya kayışı önlenebilir mi?


- "Hem iç dinamikleri, hem de ABD ve AB ile yaşadığı hayal kırıklığı Türkiye'yi tedricen yeniden Ortadoğu ile bütünleşmeye doğru itiyor. Askerlerin bunu önleyecek bir güç olduğunu biliyoruz ama Kürt terörist saldırıları ile uğraşırken Ortadoğu'ya yönelimi geri çevirmek kolay olmayabilir. İslamcı kökenleri olan mevcut hükümet son derece pragmatik şekilde Ortadoğu'ya doğru kayıyor.


- Suriye ile beklenmedik şekilde yeni bir sayfa açıldı. Hafız Esat'ın aksine oğlu Türkiye ile stratejik ittifakı yönetiminin temel direği yaptı. Suriye, Türkiye ve İran'ın benzeri bölgesel menfaatleri var. Bölgede Irak'ın parçalanarak bir Kürt devleti yaratılmasına üçü de karşı. Türkiye'nin artan ölçüde Ortadoğu'ya yönelmesi (ve Moskova ile yakın bağlar geliştirmesi) Batı için muazzam yansımaları olacak bir gelişme. AB, Türkiye'nin bu yeni yönelimini önlemeye çalışacaktır. Bunda ne kadar başarılı olabilir bilemiyorum.


- "ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi"ni hatırlayanların sayısı giderek azalıyor. Aynı şekilde AB de bölgede ciddiye alınan bir güç değil. Yeni dinamikler bölgeyi kökten değiştirebilir 10 yıl sonrasının Ortadoğu'su bugünkünden radikal şekilde farklı olacak. Şimdiden hazırlanalım".

.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

radikalleşme korkularından ziyade kendi etki güçlerinin azalacağı korkusuyla başbaşa kalmış bir asıl elit güç dinamiği varken!?bu değişimde orta doğu ne olacak nasıl olacak kendilerinin nerde olacağı korkusu diyebiliriz galiba..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

The Reflection Cafe

Site İstatistikleri

Locations of visitors to this page

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı