19 Mart 2008 Çarşamba

Hz. Peygamber'e (SAV) Dair

Yeryüzüne ilk nurun nakşedildiği günden bu yana burada yaşamış kaç insan vardır ki adına bunca methiyeler dizilsin, binlerce yıl boyunca en kutlu sevgi atmosferlerinin oluşmasına vesile olsun... Yaşamış olduğu günden bu yana sürekli olarak dillerde, kalplerde yer edinen ve bunun sonucu olarak nice destansı eserlerin kaleme alınmasına ilham olan o "Sevgili"den başkası değildir. Efendimize duyulan sevgi, bağlılık ve hürmet hisleri yüzyıllardır gerek İslâm aleminin ve gerekse de kendi toplumumuzun hayat alanlarına öylesine nüfuz etmiştir ki atalarımızın geride bıraktığı eserlerin birçoğunda Allah'a ve O'nun Rasûlune duyulan muhabbetin izleri eksik olmamıştır. Toplumumuzun bu konudaki hassasiyeti her dönemde öylesine derin olmuştur ki daha 14. yüzyılda
Senün aşkun kamu derde devâdur ya Rasûlallâh
Senün katunda hâcetler revâdur ya Rasûlallâh
diyerek Efendimizin aşkının her derde deva olacak kadar kutlu olduğunu belirten Şeyyad Hamza'yı 16. yüzyılda
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli tutuşan odlara kılmaz çare su
diyen kudretli şairimiz Fuzulî izlemiş, ve Efendimize duyduğu aşkın ateşinin gönlünde nasıl yer edindiğini belirtmiştir. Bu ateşin hiçbir zaman sönmeyeceğini ise Şeyh Galib tâ 18. yüzyılda
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin efendim
Hakk'dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim
diyerek kulaklarımıza fısıldamıştır. Görüldüğü üzere tarihin hiçbir devrinde Efendimize duyulan muhabbet ve hürmetin derecesinde herhangi bir azalma olmamış, insanların birbirlerinden kopmayı marifet bildikleri modern zamanlarda bile bir başka Peygamber aşığı şair Sezai Karakoç ise naatinde
Göz seni görmeli ağız seni söylemeli
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
şeklindeki mısralarıyla günümüzde Efendimize duyulan özlemin sözcüsü olmuştur.

Kuşkusuz bu muhabbet ve aşka dair kaleme alınan en önemli eserlerden biri de Süleyman Çelebi'nin Mevlid'idir. Çünkü Süleyman Çelebi Mevlid'inde bu sonsuz aşk ateşinin dünyaya düşmesini, yani Hz. Peygamberin doğumu konu almıştır. Bu yönüyle apayrı bir yere sahiptir Mevlid. Kutlu Doğum'un yaklaştığı şu günlerde sizin için küçük bir dosya çalışması hazırladık. Mevlid'in dinî hükmünü, tarihsel süreç içerisindeki yerini ve toplumsal kimliğin inşası konusundaki rolünü Doç. Dr. Ahmet Özel kaleme aldı; bu çalışma özellikle mevlidin dinî hükmü konusunda kimi zaman gündeme tartışmalar hakkında açık bir fikre sahip olmanızı sağlayacaktır. Mevlidin Dindeki Yeri konusunda başka bir incelemeyi ise Prof. Dr. Abdülhakim Yüce'nin kaleminden sunuyoruz. Prof. Dr. Mehmet Şeker'in makalesinden ise Osmanlı'daki Mevlid Törenleri hakkında geniş bilgi edinebilir, bu konuda ne denli titiz davranıldığını ve üst düzey devlet erkânı tarafından nasıl bir ciddiyetle bu törenlere ilgi gösterildiğini öğrenebilir, ayrıca editörlerimizce hazırlanan "Mevlid Geleneği" konulu sunumla da örnekler, minyatür ve çeşitli görseller eşliğinde kısa bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Peygamber sevgisine ve şefaatine Hicret'iniz temennisiyle...


Kaynak: Sonpeygamber.info

Resim: flickr.com


Sami ÖZER / Hak Yarattı Alemi, Aşkına Muhammedi

.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

The Reflection Cafe

Site İstatistikleri

Locations of visitors to this page

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı