KRİTER dergisinin bugünkü sayısında yüzü aşkın imzalı bir bildiri yayınlandı. AK Parti hükümetini, Avrupa Birliği konusunda göreve çağıran bir bildiri. Unutulmuş olan bir misyon hatırlatılıyor. Artık harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
KRİTER dergisi ayda bir defa yayınlanıyor ve Radikal gazetesiyle birlikte dağıtılıyor. KRİTER, Türkiye’de Avrupa Birliği ile ilişkileri en yakından izleyen ve AB uzmanlarının yazı yazdıkları, son derece saygın bir dergidir. Şimdiye kadar, AB Komisyonu’nun önde gelen isimleri ve hükümetin AB ile ilişkilerin sorumluluğunu taşıyan yetkilileri yazılar yazmışlar ve söyleşiler vermişlerdir.Şebnem Karauçak’ın yönetiminde yayınlanır ve hem Brüksel’de, hem de Ankara’da dikkatle izlenir.
Bugün piyasaya çıkan KRİTER ’de son derece önemli bir uyarı var.
Türkiye’de Avrupa Birliği konusunda kafa patlatan uzmanlardan, sanatçılara, gazetecilere, siyasilere veya normal vatandaşlara kadar yüzü aşkın kişi tarafından imzalanmış bir bildiri yayınlanıyor.
Bu bildiriyi imzalayanları ve bildirinin içeriğini aşağıda bulacaksınız.
Ben de imzacılar arasındayım. Bundan dolayı da köşemi bugün,KRİTER ’in bu uyarısına ayırmak istedim.
Bu açıklamanın veya uyarı veya bilidirinin tek amacı var. O da, Ak Parti hükümetine Avrupa Birliği ile unutulan ilişkileri hatırlatmaktır.
İsimlere baktığınız zaman, imzacıların kişilikleri size bir fikir verecektir.
İktidar önceliklerini değiştirdiğinden dolayı, AB ile uğraşamaz bir noktaya geldi.
Cumhurbaşkanı Gül olsun, Dışişleri Bakanı ve Baş müzakereci Babacan olsun, sürekli şekilde “ 2008 AB yılı olacaktır”diyorlar.
Nasıl olacak, bilinmiyor.
Tüm verilen sözlere rağmen, hala ne 301’in değiştirilmesi ortalarda, ne de diğer reformlarla ilgili hazırlıklardan söz ediliyor.
Avrupa Birliği, Ak Parti açısından da son derece önemli. Zira, AKP ’ nin Türkiye’yi nereye götürdüğü veya nereye götürmek istemediği, Türkiye’nin AB ile ilişkilerindeki gelişmelere göre şekillenecektir. Hele AKP’ nin niyetleri konusunda bazı kuşku ve kaygıların dillendirildiği şu sıralarda, Türkiye’nin AB çıpası her zamankinden daha da önem kazanmaktadır.
Umarım, iktidar yetkilileri “siz kendi işinize bakın” demez ve bu uyarıyı ciddiye alırlar.
* * *
HÜKÜMETİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
Genel seçimler geçti.
Cumhurbaşkanlığı seçimi bitti.
Öncelikli gündeminiz, türban dahil tamamlandı.
Son üç yıldır ihmal edilen AB projesine, dört elle sarılmamak için artık hiç bir bahane kalmadı.
“2008 AB yılı olacak”sa eğer,
Sizden söz değil, somut adımlar atmanızı,
AB sürecine layikiyle sahip çıkarak, kaybedilen zamanı telafi etmenizi bekliyoruz.
Özgürlük anlayışınızın sadece türbanla sınırlı olmadığını,
Çoğulcu demokrasinin gereği olan tüm hak ve özgürlüklere sahip çıktığınızı,
Bunları belirli hedeflere ulaşmak için bir araç değil, amaç olarak gördüğünüzü,
Laiklikten taviz verme, Türkiye’yi Batı’dan ve dünyadan uzaklaştırma niyetiniz olmadığını kanıtlayacak icraat bekliyoruz.
Ve hatırlatıyoruz!
İçeride ve dışarıda, Türkiye’nin Batı’dan ve dünyadan uzaklaştığı izlenimini silecek,
Kaygıları giderecek tek yol AB çıpasıdır.
AB üyeliği, Türkiye’de laik demokrasinin, ekonomik ve siyasî istikrarın, sosyal refahın güvencesidir.
Böyle olduğu için 50 yıldan beri bir devlet politikası olarak varlığını sürdürmüştür.
Ancak bugün, bu çıpanın zayıfladığı, Türkiye’nin başka mecralara kaymakta olduğu görüşü hakimdir.
Her ne kadar aksini iddia etseniz de bu görüş içeride ve dışarıda giderek yaygınlaşmaktadır.
AB çıpasına tutunmanın yolu, AB yolunda kararlılıkla ilerlemektir. İcraattır.
İcraatın ölçüsü, bakanların Avrupa’da kaç el sıktığı, bürokratların Brüksel’de kaç toplantıya katıldığı değil,
Hükümetin attığı adımlar ve aldığı sonuçlardır.
Son üç yıldır olduğu gibi, “önce iç politika, sonra AB” anlayışı ile bu sürecin ilerlemesi mümkün değildir.
AB’yi bir dış politika meselesi olarak görmekten vazgeçilmelidir.
AB, toplumsal yaşamın tüm alanlarını düzenleyen bir yeniden yapılanma sürecidir. Başlı başına bir iç politika meselesidir.
Ve sadece 2008 yılında değil, üyeliğe kadar her yıl için öncelikli gündem maddesi olmalıdır.
Siyasi reformlar hızla hayata geçirilmeli, ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı, 301 gibi sembolleşmiş demokrasi ayıplarından kurtulunmalıdır.
Aşağıda imzası olan bizler, hükümeti göreve çağırıyoruz.
Kamuoyunun geniş desteği ile iktidara gelmiş, Meclis’te çoğunluğa sahip bir hükümetin, verdiği sözleri tutmamasının hiçbir izahı olamaz.
Eğer AB üyeliği hedefini gerçekten benimsiyorsanız, bunu kanıtlamanın tam zamanıdır.
Sözünüzü tutun, 2008’i ve takibeden yılları birer AB yılı yapın.
IMZALAYANLAR
Dr. Selma Acuner, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat,Prof. Dr. Ayhan Aktar,Dr. Cengiz Aktar, Nebahat Akkoç, Prof. Dr. Filiz Ali, Prof. Dr. Mehmet Altan, Çiğdem Anad, Çağatay Anadol, Sibel Asna, Akın Atalay,Oya Baydar,Can Baydarol,Saadet Becerikli ,Gila Benmayor,Yavuz Bingöl,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder