20 Nisan 2007 Cuma

Bostan ve Gülistan’dan (II)

“Ne söyleyeyim?” diye düşünmek, “Niçin söyledim?” diye düşünmekten hayırlıdır.

Sağlığın değerini ancak felaket gören bilir.

Ayağının altındaki karıncanın halini bilmiyorsan, unutma ki filin ayağı altında sen de öylesin.

Dünyalığımız yok mu, derde düşeriz; olunca gönlümüz ona takılır. Bu cihandan daha karışık bir bela yoktur; çünkü olsa da olmasa da gönül derdidir.

Asık suratlıdan bir şey isteme; onun kötü huyundan elem duyarsın. Gönlünün gamını anlatacaksan o kimseye anlat ki, yüzünü gördüğünde ferahlık duyasın.

Kendisinde insanlık olmayan kimse; filin başını yarsa da mert değildir. Adem oğlu topraktan yaratılmıştır. Toprakçasına alçakgönüllü değilse insan sayılmaz.

Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin, adı ölümden sonra anılmaz.

Kavga ile karsılaşınca tahammül göster. Savaş kapısını tatlılık bağlar. İnat gördüğün yerde yumuşak davran. Keskin kılıç, yumuşak ipeği kesmez. Tatlı dil, okşama ve hoşluk olunca bir fili kılla çekebilirsin.

Eğer bir gönül kırdınsa senin gönlün de mutlaka kırılacaktır. Kale duvarına taş atma; çünkü kaleden de taş gelebilir.

İnsanlık bu maddi kalıptır sanma; insanlık keremdir, iyi olmaktır. Önce hüner gerek. Kırmızı, mavi boyalarla kemerlere de insan resmi çizebilirsin. Eğer bir erdemi, keremi yoksa, Adem oğlunun duvar nakışından ne farkı kalır? Dünyayı ele almak hüner değildir. Yapabiliyorsan bir gönül elde et.

İnsanların gizli ayıplarını ortaya atma; onları maskara edersin, kendini güvensiz.

Ya nimet içinde mağrursun, gafilsin; ya da darlık içinde hastasın, yaralısın. Madem sevinçte de gamda da halin bu, bilmiyorum ki sen kendini Allah yoluna ne zaman vereceksin?

İki kimse memleketin ve dinin düşmanıdırlar; merhametsiz padişah, bilgisiz zahit.

Kendini beğenmiş kişiye öğüt verenin, kendisi bir öğütçüye muhtaçtır.

Daima cihan görmüşlerin düşünceleriyle iş gör. Zira koca kurt avda tecrübelidir. Sen kılıç kullanan gençlerden değil, çok bilen ihtiyarlardan kork. Filleri yıkan, aslanları esir eden gençler, ihtiyar tilkinin hilesini bilmezler. Dünya görmüş adam feleğin soğuğunu, sıcağını tattığı için akıllı olur.

Yoksulun çıplak vücudunu örtmeye çalış ki yüce Allah’ın affı da senin günahlarına perde çeksin. Garibi kapından nasipsiz çevirme. Allah bağışlasın, sen de kapılarda garip olabilirsin. Başkalarına muhtaç olmaktan korkan büyük insan, muhtaç olanlara iyilik eder. Hastaların gönlünü gözet. Mümkündür günün birinde senin gönlün de hastalanabilir. Acizlerin gönlünü sevindir ve acze düşeceğin günü hatırla. El kapılarında dilenci değilsin; bunun karşılığı olarak da kapından dilenciyi kovma.

Boynu bükük bir yetim gördüğün zaman, onun karşısında kendi evladının yüzünü öpme. Yetim ağlayınca nazını kim çeker? Öfkelenince kimler hoş görür? Aman, dikkat et de ağlamasın; yetim ağladığı zaman Arş titrer. Esirgeyerek onun gözyaşını sil; şefkatle yüzünün tozunu al. Eğer başından gölgesi gittiyse, onu kendi gölgenle besle.

Hüner sahipleri, cefa gördükleri halde muhabbet gösterirler.

Aklı başında olan seçkinler alçak gönüllü olurlar. Meyvayla yüklü dal, başını yere kor.

Ey güzel huylu, akıllı okuyucu! Şunu bil ki, ben hüner sahiplerinin kusur bulmaya çalıştıklarını görmedim. Sen de benim sözlerimde bir hata görürsen...bin beyitten bir tanesi hoşuna giderse, yiğitlik hakki için beni hor görme.


Kaynak: Sadi’den Hayat Dersleri, Çilek Yayınları (İstanbul, 2005)
(Resim: © dpchallenge.com)
.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

The Reflection Cafe

Site İstatistikleri

Locations of visitors to this page

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı